15 yaşındaki Tyson için hayat, daha önce hiç ayak basmadığı devlet okulunun kapısından içeri adım attığı an bambaşka bir yola evrilir. Alışık olmadığı bu yeni dünyada, kader onu atletizm pistlerinin tozunu yutan, şampiyon maraton koşucusu Aklilu ile karşılaştırır. İkili arasında kurulan sıra dışı dostluk, Tyson'ın içindeki potansiyeli açığa çıkaracak bir kıvılcım olur. Otizmin getirdiği zorluklara rağmen, Tyson'ın hayalleri sınır tanımaz. En büyük arzusu, mesafeli duran babasının takdirini kazanmaktır ve bu uğurda gözünü ilk maratonuna diker.
Ancak maraton, sadece fiziksel bir dayanıklılık sınavı değil, aynı zamanda içsel bir yolculuktur. Tyson, bu zorlu süreçte hiç beklemediği bir dosttan ve ailesinden aldığı destekle, kendine olan inancının ve ilk adımı atma cesaretinin her şeyin üstesinden gelebileceğini keşfeder. Koşu pistinde atılan her adım, sadece mesafeyi kısaltmakla kalmaz, aynı zamanda Tyson'ın kendi içindeki engelleri aşmasına ve hayata bambaşka bir pencereden bakmasına olanak tanır. Bu, sadece bir maraton hikayesi değil, aynı zamanda imkansız gibi görünen hedeflere ulaşmanın ve kendin olmanın gücünü anlatan ilham verici bir öyküdür.