Rachel Watson, boşanmanın acımasız girdabından sıyrılmaya çalışırken, her sabah aynı tren yolculuğuna mahkumdur. Pencereden dışarı baktığında, bir zamanlar yuva bildiği ev belirir; şimdi ise eski kocası yeni ailesiyle birlikte orada yaşamaktadır. Bu dayanılmaz manzara karşısında, Rachel'ın dikkati, o eve yakın bir başka çiftin, Megan ve Scott Hipwell'in hayatlarına kayar. Onların mükemmel görünen ilişkisine takıntılı bir şekilde odaklanır, kendi hayallerini ve özlemlerini bu yabancıların hayatlarına yansıtır.
Ancak bir gün, tren camından yansıyan görüntü, Rachel'ın dünyasını sonsuza dek değiştirecektir. Gördüğü şey, onu derinden sarsar ve ertesi sabah uyandığında zihni karanlık bir boşlukla doludur. Televizyonda Megan Hipwell'in kayıp olduğu haberiyle sarsılan Rachel, o geceye dair hiçbir şey hatırlamamasına rağmen, bu olayın bir parçası olabileceği şüphesiyle kıvranır.
Megan'ın ortadan kayboluşunun ardındaki sır perdesini aralamaya kararlı olan Rachel, hem Megan'ın akıbetini öğrenmek, hem de kendi karanlık geçmişiyle yüzleşmek için tehlikeli bir arayışa başlar. Gerçeği ortaya çıkarma çabası, onu yalanlar, ihanetler ve unutulmuş anılarla dolu bir labirente sürükleyecektir. Peki Rachel, o gece ne olduğunu hatırlayabilecek ve masumiyetini kanıtlayabilecek midir? Yoksa kendi yarattığı hayallerin ve takıntıların kurbanı mı olacaktır?
