Cybertron'un derinliklerinden, metalik tenli savaşçıların epik destanı yükseliyor: Transformers. Bu gezegen, sıradan makinelerin ötesinde, dönüşebilme yeteneğine sahip, yaşayan, nefes alan robotların yuvası. Her bir Transformer, karmaşık bir saat gibi, tek bir dokunuşla farklı bir forma bürünerek, gücünü ve amacını yansıtıyor.
Ancak Cybertron, barışın değil, amansız bir savaşın sahnesi. Bir yanda, evreni koruma yemini etmiş, cesur ve asil Autobotlar; diğer yanda ise, hırs ve yıkım arzusuyla yanıp tutuşan, şeytani Decepticonlar. Bu iki kamp arasındaki mücadele, gezegenin enerji kaynağı olan Energon Küpleri'nin tükenmesiyle daha da şiddetleniyor.
Çaresizlik içinde, her iki taraf da yıldızlararası bir yolculuğa çıkıyor, evrenin ücra köşelerinde yeni bir umut arıyor. Bu arayış, onları, zengin mineraller ve kimyasallarla dolu, hiç beklenmedik bir gezegene, Dünya'ya sürüklüyor. İnsanlığın habersiz olduğu bir savaş, gölgelerde bekliyor. Transformers'ın kaderi, artık bu mavi gezegenle derinden bağlantılı. Dünya, bu kozmik hesaplaşmanın yeni cephesi olacak.
