1912 yılının baharında, henüz endüstriyel ihtişamın sembolü olan devasa RMS Titanic, ilk ve son yolculuğuna doğru yelken açar. James Cameron'ın sinemaya armağanı olan "Titanik", bu gerçek tarihi felaketi, aşkın ve kayıpların dokunaklı bir hikayesiyle birleştirerek beyaz perdeye taşıyor. Bir yanda, toplumun katı kurallarına hapsolmuş, zengin ve mutsuz Rose DeWitt Bukater, diğer yanda hayata tutunmak için her şeyi yapmaya hazır, özgür ruhlu ressam Jack Dawson. İki farklı dünyanın insanı olan Rose ve Jack, lüksün ve ihtişamın ortasında, imkansız bir aşkın kıvılcımını ateşlerler.
Ancak kader, Titanik'in buz dağına çarpmasıyla acımasız bir şekilde devreye girer. Geminin sulara gömülmesiyle birlikte, Rose ve Jack'in aşkı, hayatta kalma mücadelesiyle iç içe geçer. Cameron, görsel efektlerin ve sinematografinin sınırlarını zorlayarak, felaketin dehşetini ve aşkın gücünü izleyiciye derinden hissettiriyor. "Titanik" sadece bir felaket filmi değil, aynı zamanda sınıf farklılıklarına, toplumsal beklentilere ve insan ruhunun direncine dair unutulmaz bir destan. Dünya çapında milyonları gözyaşlarına boğan ve 11 Oscar ödülüne layık görülen bu başyapıt, sinema tarihinde silinmez bir iz bırakmıştır.