Belle Williams'ın kalbi, benzin kokusu ve lastik sesiyle atıyordu. Onun için araba tamirciliği sadece bir meslek değil, adeta ruhunun bir yansımasıydı. Ancak Belle'nin asıl tutkusu, asfaltı ağlatan bir hızla Nascar pistlerinde yarışmaktı. Bisiklet üzerinde kırdığı rekorlar, onun yeteneğinin sadece birer ipucuydu. Ne var ki, hayat bazen beklenmedik yollara sokardı insanı. Taksicilik ehliyetini aldığında, Belle için yeni bir dönem başlıyordu. Artık sevdiği işi yaparak para kazanabilecek, New York sokaklarını adeta bir yarış pistine çevirebilecekti. Ancak Belle'nin hayatındaki asıl dönüm noktası, beceriksizliğiyle ün salmış dedektif Washburn'un bir gün taksisine binmesiyle yaşanacaktı. Bu karşılaşma, Belle'yi sadece hız ve adrenalinden ibaret olmayan, bambaşka bir maceranın içine sürükleyecekti. Washburn'un karmaşık davası, Belle'nin taksi direksiyonundaki ustalığıyla birleşince, ortaya beklenmedik bir ortaklık ve New York sokaklarında soluk kesen bir kovalamaca çıkacaktı.
