Yüksek teknolojinin ihtişamıyla yükselen bir gökdelenin camdan duvarları arasında, sıradan bir gün kabusa dönüşmek üzeredir. Asansörün kabininde, hayatları kesişen beş yabancı, rutin bir yolculuğa çıkar. Ancak bu yolculuk, beton ve çelikten oluşan bu dikey labirentte hiç beklemedikleri bir şekilde sonlanır. Aniden duran asansör, onları daracık bir alana hapsederken, dış dünyayla olan bağları da kopar. İlk başta panik başlar, sonra sabırsızlık ve nihayetinde çaresizlik...
Fakat asıl dehşet, asansörün kabininde sıkışıp kalmalarıyla sınırlı değildir. İçlerinden birinin, insan suretine bürünmüş bir şeytan olduğundan şüphelenmeye başlarlar. Her geçen dakika, gerilim tırmanırken, karanlık sırlar ve geçmişin günahları su yüzüne çıkar. Kapana kısılmış bu insanlar, hayatta kalmak için sadece fiziksel bir mücadele vermekle kalmayacak, aynı zamanda içlerindeki şeytanla da yüzleşmek zorunda kalacaklardır. Gökdelenin tepesinde, cehennemin kapıları aralanırken, kimin kurtulacağı ve kimin sonsuza dek lanetleneceği belirsizliğini korur. Bu asansör, sadece bir ulaşım aracı olmaktan çıkıp, ruhların yargılandığı bir arenaya dönüşür.