19. yüzyılın amansız topraklarında, kadim bir klanın en seçkin savaşçısı Yang, doğuştan itibaren dünyanın en ölümcül kılıç ustası olmak üzere eğitilmişti. Ancak kader, onu beklenmedik bir ikileme sürükleyecekti. Acımasız bir katliamın ardından, yok edilmesi emredilen son düşman bebeğiyle karşı karşıya kalan Yang, yıllardır zihnine kazınan tüm öğretilere meydan okuyarak vicdanının sesini dinledi. Bebeği öldürmek yerine, onu korumaya karar verdi.
Geçmişin gölgelerinden kaçan Yang, kimliğini gizleyerek Amerika'nın vahşi batısına sığındı. Küçük bir kasabada yeni bir hayata başlamayı umarken, bebeği herkesten saklayarak büyütmeye başladı. Ne var ki, geçmiş peşini bırakmayacaktı. Kanlı geçmişinin izleri, batının tozlu yollarında yankılanmaya başladı ve düşmanları onu bulmak üzereydi.
Yang için artık tek bir seçenek vardı: masumiyeti korumak için savaşmak. Bu amansız mücadelede, kader onu umulmadık müttefiklerle bir araya getirecekti. Kasabanın gizemli geçmişe sahip sakinlerinden Ron ve kaybettiği aşkın acısıyla yaşayan Lynee, Yang'ın yanında yer alarak bu kanlı savaşta ona destek olacaklardı. Birlikte, geçmişin hayaletlerine ve geleceğin belirsizliğine karşı amansız bir mücadele vereceklerdi. Yang, bebeği korumak için bir kez daha kılıcına sarılırken, batının çorak toprakları kan ve barut kokusuyla dolacaktı.