Remy, sıradan bir fare değil, damak zevkine düşkün, mutfak sanatlarına tutkuyla bağlı bir gurmedir. Onun için yemek sadece karın doyurmak değil, bir sanattır. Yuvasının sınırları ona dar gelir, kalbi Paris'in ışıkları, en iyi restoranların cazibesiyle çarpar. Hayallerinin peşinden koşarken kendini, tesadüfler sonucu, şehrin en ünlü restoranının kanalizasyonunda bulur. Bu, onun için hem bir felaket hem de bir fırsattır.
Restoranın mutfağı, Remy'nin yeteneklerini sergileyebileceği büyülü bir sahnedir. Burada, beceriksiz bir çöpçüyle beklenmedik bir ortaklık kurar. Remy, bu genç adamı bir kukla gibi yöneterek mutfakta harikalar yaratmaya başlar. Lezzetler yükselir, eleştirmenler hayran kalır ve restoran yeniden parlamaya başlar. Ancak Remy'nin sırrı, farelerden tiksinen bir dünyada sonsuza dek saklı kalamaz.
Remy'nin hayalleri ve kimliği arasındaki çatışma, onu zorlu bir seçime sürükler. Ya bir fare olarak kalıp mutfak tutkusundan vazgeçecek ya da insanlığın önyargılarıyla yüzleşerek gerçek kimliğini ortaya çıkaracaktır. Bu süreçte, aile bağlarının, dostluğun ve kendini kabul etmenin önemini keşfeder. Remy'nin hikayesi, hayallerin peşinden gitmenin, farklılıkları aşmanın ve gerçek potansiyelimizi ortaya çıkarmanın ilham verici bir örneğidir.