Göklere hükmetme hayalleriyle yanıp tutuşan Peng, yaklaşan göç mevsimine hazırlanırken kendini kanıtlamak için sabırsızlanıyordu. Sürüdeki diğer kazlardan farklı olduğunu, daha hızlı ve daha yetenekli olduğunu düşünüyordu. Ancak bu özgüven, çoğu zaman pervasızlığa dönüşüyor ve gökyüzünde akrobatik hareketler denemeye kalkarken sayısız kazaya yol açıyordu. Bir gün, yine hız sınırlarını zorlarken, kader ağlarını ördü ve küçük Chao ile Chi'nin dünyalarını alt üst etti.
Aşağı doğru süzülürken, iki minik ördek yavrusuyla feci bir şekilde çarpıştı. Bu beklenmedik kaza, Chao ve Chi'nin sürüleriyle olan bağlarını koparmasına neden olmuştu. Peng, başlangıçta bu durumdan hiç hoşnut kalmamıştı. Kendi başına özgürce uçmak varken, şimdi iki küçük ördeğin sorumluluğunu üstlenmek zorundaydı. Ancak hayat, bazen en beklenmedik anlarda bize sürprizler hazırlar.
Günler geçtikçe, Peng'in Chao ve Chi ile kurduğu bağ giderek güçlendi. Onların saf sevgisi, koşulsuz bağlılıkları ve bitmek bilmeyen enerjileri, Peng'in kalbinde daha önce hiç tatmadığı duyguları uyandırdı. Kendini beğenmiş, bencil kaz olmaktan sıyrılan Peng, bu iki küçük yaratık sayesinde sevginin gerçek anlamını, sorumluluğun değerini ve bir aile olmanın sıcaklığını keşfetti. Göç yolculuğu, sadece bir yer değiştirme değil, aynı zamanda Peng'in kendini bulma ve gerçek potansiyeline ulaşma yolculuğu haline geldi.
