Japonya'nın kıyı şeridinde, cennet gibi bir güzelliğin ardında saklı bir trajedi... Minamata, savaşın acımasızlığını objektifiyle dünyaya haykıran efsanevi fotoğrafçı W. Eugene Smith'in, bu kez insan eliyle yaratılmış bir felakete karşı verdiği amansız mücadeleyi anlatıyor. Yıl 1971. Smith, kariyerinin zirvesinde olmasına rağmen geçmişin hayaletleriyle boğuşurken, bir mektup alır. Bu mektup, Minamata Körfezi'nin sakinlerinin çaresiz feryadıdır. Chisso Corporation adlı bir kimya devinin yıllardır körfeze zehirli atıklarını boşaltması, bölge halkını tarifsiz acılara sürüklemiştir. "Minamata hastalığı" olarak bilinen bu cıva zehirlenmesi, insanları sakat bırakmakta, hayatlarını karartmaktadır.
Smith, vicdanının sesine kulak vererek Japonya'ya doğru bir yolculuğa çıkar. Buradaki amacı, bu sessiz çığlığı dünyaya duyurmaktır. Elindeki tek silahı, fotoğraf makinesidir. Minamata'da, çaresizlik ve umutsuzlukla yoğrulmuş bir toplulukla karşılaşır. Hastalığın pençesindeki insanların acı dolu hikayeleri, Smith'in yüreğini derinden sarsar. Chisso Corporation'ın acımasızlığına ve yerel yetkililerin duyarsızlığına rağmen, Smith yılmadan çalışır. Fotoğraflarıyla, bu trajediyi uluslararası kamuoyunun gündemine taşımaya kararlıdır.
Ancak bu mücadele, Smith için kolay olmayacaktır. Güçlü bir şirkete karşı savaşmak, onu hem fiziksel hem de psikolojik olarak zorlar. Tehditler, saldırılar ve bürokratik engellerle karşılaşır. Minamata halkının direnişi ve Smith'in azmi sayesinde, dünya bu vahim durumdan haberdar olur. Minamata, sadece bir cıva zehirlenmesi hikayesi değil, aynı zamanda bir insanın vicdanı ve adaleti arayışının dokunaklı bir portresidir. Bu film, fotoğrafın gücünü ve bir insanın dünyayı değiştirme potansiyelini gözler önüne seriyor.