1942, Doğu Cephesi'nde kan donduran bir kış. Nazilerin acımasız pençesi Rusya'yı kavururken, Stalingrad adeta bir cehenneme dönüşmüştür. Şehrin sokakları, Kruschev'in kararlı liderliğinde direnen ve her şeye rağmen umudu yeşertmeye çalışan Stalingradlıların cesaretiyle yankılanmaktadır. Bu karanlık günlerde, bir kahraman doğar: Vassili Zaitsev.
Vassili, sıradan bir çoban çocuğuyken, keskin nişancılık yeteneğiyle bir anda umudun sembolü haline gelir. Her vurduğu Nazi askeri, Stalingradlıların kalbinde direniş ateşini daha da alevlendirir. Bu kahramanlık destanı, politik subay Danilov'un kaleminden dökülen propaganda metinleriyle daha da büyür, Vassili'yi bir efsaneye dönüştürür. Ancak bu efsanenin doğuşu, düşmanın da dikkatini çeker.
Alman ordusu, Vassili'nin yarattığı moral bozukluğuna son vermek için, en iyi keskin nişancılarından biri olan Albay Konig'i Stalingrad'a gönderir. Konig, tecrübesi ve acımasızlığıyla nam salmış bir ölüm makinesidir. Böylece, Stalingrad'ın yıkık dökük sokaklarında, iki keskin nişancının nefes kesen bir ölüm dansı başlar. Bu sadece iki adamın değil, iki ideolojinin, iki farklı dünyanın savaşıdır. Stalingrad'ın kaderi, bu düellonun sonucuna bağlıdır.
