Hatton Garden'ın kalbinde, yeraltında saklı sırlar ve milyarlarca euroluk umutlar yatıyordu. Kiralık kasalar, varlıklı müşterilerin en değerli mücevherlerini, nakitlerini ve anılarını koruyordu. Ta ki bir gece, emeklilik hayalleri kuran bir grup "eski kurt" devreye girene kadar. Yaşlılıklarının getirdiği fiziksel sınırlamalara rağmen, zekaları ve yılların getirdiği deneyimleriyle İngiliz suç tarihine adlarını altın harflerle yazdırmaya kararlıydılar.
Hatton Garden soygunu, sadece bir hırsızlık değil, aynı zamanda bir meydan okumaydı. Yaşlı soyguncular, modern güvenlik sistemlerine, genç ve dinamik suçlulara ve en önemlisi, zamana karşı bir yarışa girmişlerdi. Planları kusursuzdu, ancak insan faktörü her zaman hesaba katılmayan bir değişken olarak kalır.
Soygunun ardından, İngiliz polisi tarihin en büyük soruşturmalarından birini başlattı. Kanıtlar yavaş yavaş ortaya çıkarken, dedektifler yaşlı soyguncuların izini sürmeye başladı. Ancak bu sadece bir polisiye hikayesi değil, aynı zamanda yaşlılık, arkadaşlık, ihanet ve son bir kez daha "oyuna girme" arzusunun hikayesiydi. Hatton Garden soygunu, suç dünyasının karmaşık labirentlerinde, yaşlılığın getirdiği zorluklara rağmen hala hayallerin peşinden koşulabileceğini gösteren bir destandı.