Büyücülük dünyasının üzerine kara bir gölge gibi çöken Lord Voldemort'un dehşet verici mirası, genç Harry Potter'ı amansız bir kaderle karşı karşıya getiriyor. Albus Dumbledore'un ardında bıraktığı sırlar, Harry, Ron ve Hermione'yi Voldemort'un ölümsüzlüğünün anahtarı olan Hortkulukları yok etmek gibi imkansız görünen bir göreve sürüklüyor. Artan tehlikeyle birlikte, her adımda Voldemort'un acımasız takibinden kaçarken, aynı zamanda ruhunun parçalarını bulmak zorundalar. Ölümün soğuk nefesi enselerindeyken, bir sonraki sığınakları, bir sonraki ipucu belirsizliğin içinde kayboluyor.
Bu tehlikeli kaçış ve arayış girdabında, efsanevi Ölüm Yadigârları'nın varlığına dair fısıltılar yankılanıyor. Belki de bu kadim nesneler, Voldemort'u sonsuza dek yenmenin tek yoludur. Ancak bu sırların peşine düşmek, onları ailelerinin ve büyücülük dünyasının daha önce hiç bilmedikleri karanlık geçmişine götürecek. Açığa çıkan her sır, dostluğun, sadakatin ve cesaretin sınırlarını zorlayarak Harry, Ron ve Hermione'nin omuzlarındaki yükü daha da ağırlaştırıyor.
Hogwarts'ın bir zamanlar güvenli olan duvarları, artık yaklaşan savaşın kasvetli yankısıyla titriyor. Voldemort, Ölüm Yiyenler ordusuyla birlikte gücünün zirvesine ulaşırken, büyücülük dünyasını sonsuza dek karanlığa gömmeye hazırlanıyor. Harry Potter ise, kaderiyle yüzleşmek ve bu karanlığa son vermek için doğduğu topraklara geri dönüyor. Geçmişin acı hatıraları, yapılacak fedakarlıkların en büyüğü ve kaçınılmaz bir final... İyilik ve kötülük arasındaki bu destansı savaş, büyücülük tarihinin en karanlık ve en unutulmaz anlarına sahne olacak. Büyücülük dünyasının kaderi, genç bir büyücünün omuzlarında şekillenirken, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak ve dünya sonsuza dek değişecek.