"Dört Aslan," İngiliz taşrasının sıradanlığına sıkışmış, hayatları birbirine zıt dört arkadaşın absürt ve bir o kadar da trajikomik cihad arayışını perdeye taşıyor. Christopher Morris'in yönetmen koltuğunda oturduğu bu ilk uzun metrajlı çalışma, Sundance Film Festivali'nden Jüri Özel Ödülü'yle dönerek sinema dünyasında büyük yankı uyandırdı. Film, radikal ideolojilerin cazibesine kapılan bu dört adamın, beceriksizlikleri ve naiflikleriyle harmanlanan eylemlerini mizahi bir dille anlatırken, aslında çok daha derin bir soruyu gündeme getiriyor: Onları "öteki" olarak görmek ne kadar doğru? "Dört Aslan," bu karakterlerin iç dünyasına nüfuz ederek, onları sadece yabancılaştırmak yerine anlamaya çalışmamızı, hatta kendimizden bir şeyler bulmamızı sağlıyor. Onların hikayesi, farklılıkları görmezden gelmenin veya daha da kötüsü, bir kültürü toptan ötekileştirmenin ne denli sığ ve tehlikeli bir yaklaşım olduğunu acı bir şekilde gözler önüne seriyor. Bu benzersiz kara komedi, sadece kahkaha attırmakla kalmıyor, aynı zamanda empati kurmaya ve ön yargılarımızla yüzleşmeye davet ediyor.