Mack Phillips'in hayatı, en değerli varlığı olan küçük kızı Missy'nin trajik bir şekilde kaçırılıp öldürülmesiyle darmadağın olur. Derin bir keder ve inanç kriziyle boğuşan Mack, umutsuzluğun karanlığında kaybolur. Tam da her şeyin bittiğini düşündüğü bir anda, gizemli bir mektup alır. Mektupta, kızının cansız bedeninin bulunduğu o lanetli kulübeye davet edilmektedir. Kalbi şüphe ve merakla dolu olan Mack, bu davete icabet etmeye karar verir. Kulübeye vardığında ise hayatını sonsuza dek değiştirecek bir deneyim yaşar. Beklediği gibi bir dehşetle değil, bambaşka bir gerçeklikle karşılaşır. Orada, insani formlara bürünmüş üç ilahi varlıkla tanışır: İsa, Kutsal Ruh Sarayu ve Tanrı. Bu beklenmedik buluşma, Mack'in inancını sorgulamasına, acısıyla yüzleşmesine ve hayatın anlamını yeniden keşfetmesine yol açacaktır. Kulübede geçirdiği zaman, sadece bir mekanda değil, Mack'in ruhunda da derin bir dönüşüm başlatır.