Springfield'ın tozlu oyun parkında, güneşin altın rengi ışınları salıncakların üzerinde dans ederken, küçük Maggie Simpson hiç beklemediği bir kahramanla tanışır. Düşmek üzere olduğu tehlikeli bir tahterevalliden, beklenmedik bir anda beliriveren sevimli bir bebek tarafından kurtarılır. O an, Maggie'nin minik kalbinde yeni bir dünya açılır; masumiyetin ve ilk aşkın filizlendiği bir dünya.
Göz göze geldikleri o kısacık an, Maggie'nin hayatına bir güneş gibi doğar. Ancak, kaderin cilvesi midir bilinmez, bu kısa süren mutluluk rüzgar gibi eser ve bebek kahraman bir anda ortadan kaybolur. Maggie, minik elleriyle tutunmaya çalıştığı bu anıyı kaybetmenin hüznüyle baş başa kalır.
Peki şimdi ne olacak? Maggie, kaybettiği bu ilk aşkın izini sürecek mi? Yoksa kader, onları tekrar bir araya getirecek mi? Springfield'ın karmaşası içinde, bu iki minik kalbin yolları tekrar kesişecek mi? Cevaplar, Maggie'nin içten içe yeşeren umudunda ve geleceğe dair masum hayallerinde saklı. Bu, sadece bir bebek tarafından kurtarılma hikayesi değil, aynı zamanda ilk aşkın büyüsü, kaybetmenin acısı ve umudun hiç sönmeyen ateşi üzerine dokunaklı bir anlatı.
