Yıllar süren hapis hayatının ardından, Yusuf'un yüreği bir umut kıvılcımıyla alevlenir. Tek dileği, küçücükken ayrılmak zorunda kaldığı kızıyla yeniden bir araya gelmek, ona baba şefkatini hissettirmek ve geçmişin acılarını telafi etmektir. Bu kutsal amaç uğruna, gardiyan Ali'nin gözetiminde, doğduğu topraklara doğru uzun ve meşakkatli bir yolculuğa çıkar. Her adımda, Yusuf'un içinde hem heyecan hem de derin bir pişmanlık duygusu büyür. Ancak, memleketine ayak bastığında, onu bekleyen acı gerçek, tüm umutlarını bir anda yerle bir eder. Kızının kaderiyle ilgili öğrendiği trajik haber, Yusuf'u tarifsiz bir çaresizliğe sürüklerken, bu seyahati sadece bir umut yolculuğu olmaktan çıkarıp, derin bir iç hesaplaşmaya dönüştürür. Artık Yusuf için önemli olan tek şey, kızının anısına layık bir şekilde yaşamak ve geçmişin karanlık izlerini silmektir.
