1950'lerin Londra'sının puslu sokaklarında, Ada Harris adında bir temizlik işçisi, hayatın sıradanlığına sıkışıp kalmıştır. Kocasının savaşta kaybettiği acısı henüz dinmemişken, bir gün çalıştığı evin hanımının üzerinde gördüğü Christian Dior tasarımı bir elbise, Ada'nın dünyasını tamamen değiştirir. Elbisenin zarafeti ve ihtişamı karşısında büyülenen Ada, o güne kadar hayal bile edemediği bir tutkuyla sarsılır: Kendisine ait, tıpkı o muhteşem elbise gibi, bir Dior sahibi olmak. Bu basit arzu, kısa sürede Ada'nın hayatının merkezine yerleşir ve onu, alışık olmadığı bir maceraya sürükler.
Ada, bu "aptallığı" gerçekleştirmek için her şeyi göze alır. Biriktirdiği az miktardaki parayı bir kenara ayırır, ek işler bulur, hatta piyangodan umut bekler. Amaç, sadece bir elbise sahibi olmak değil, belki de kaybettiği hayata, güzelliğe ve kendine olan inancına yeniden kavuşmaktır. Paris'e uzanan bu sıra dışı yolculuk, Ada'yı sadece Dior'un büyülü dünyasıyla değil, aynı zamanda kendi potansiyeliyle de yüzleştirecektir. Bir elbise uğruna riske atılan bu hayat, Ada Harris'in beklenmedik bir şekilde kendini yeniden keşfetmesinin ve hayallerinin peşinden gitmenin ne kadar değerli olduğunu kanıtlamasının hikayesidir.