1962 yazının tuzu tenlerinde, umutları kalplerinde, çiçeği burnunda evli Edward ve Florence, Dorset'in hırçın sularına ev sahipliği yapan Chesil Plajı'na sığınırlar. Edward, tarih kitaplarının tozunu yutmuş, hayata coşkuyla bakan bir genç adamdır. Florence ise ruhunu notalara döken, bir yaylı çalgılar dörtlüsünün zarif kemancısıdır. Aşkları, farklı dünyaların renklerini bir araya getiren canlı bir tablo gibidir; ancak bu tablonun ardında, karanlık bir gölge gizlenmektedir: Cinsellik.
Balayının ilk gecesi, romantizmin büyüsü yerini tedirgin bir sessizliğe bırakır. Edward'ın heyecanı, Florence'ın derinlerde sakladığı çocukluk travmalarını gün yüzüne çıkarır. Cinsel birliktelik, aralarında aşılmaz bir uçurum yaratır. Kelimeler boğazlarında düğümlenir, bakışlar suçlamayla keskinleşir. Birbirlerini anlamaya çalıştıkça, daha da uzaklaşırlar.
Chesil Plajı'nın sonsuzluğu, onların içindeki karmaşayı yansıtır. Dalgaların kıyıya vuruşu gibi, geçmişin acıları da zihinlerinde yankılanır. Aşkları, sınırlar çizmeye başlayan, beklentilerle örülü bir labirente dönüşür. Bu labirentte kaybolan Edward ve Florence, hayatlarının geri kalanını derinden etkileyecek bir seçim yapmak zorunda kalacaklardır. Chesil Plajı, sadece bir balayı mekanı değil, aynı zamanda bir dönüm noktası, bir ayrılığın sessiz tanığı olacaktır.