Tahran'ın gürültülü sokakları, yetmişli yaşlarındaki Mahin için derin bir sessizliğe dönüşmüş durumda. Yalnızlık, duvarları örülmüş bir kale gibi etrafını sararken, hayatının akışı beklenmedik bir dönemece girmek üzeredir. Otuz yıl önce kaybettiği eşinin ardından, biricik kızının da Avrupa'ya göç etmesiyle Mahin'in dünyası, bir zamanlar canlı renklerle dolu bir tabloyken, solgun bir fotoğrafa dönüşmüştür. Çevresindeki hayatın hızla akıp gitmesine rağmen, o sanki bir kenarda unutulmuş, görünmez bir figür haline gelmiştir; hatta kendi çocuklarının gözünde bile. Günleri, komşularıyla içilen çay sohbetlerinin kısa süren neşesiyle geçse de, içindeki özlem ateşi bir türlü sönmemektedir. Bir öğleden sonra, kadın arkadaşlarıyla yaptığı içten bir sohbet esnasında, Mahin'in kalbinde uzun zamandır uyuyan bir kıvılcım çakar. Gençliğinin o coşkulu günleri, yitirdiği özgürlük arzusu ve belki de yeniden filizlenecek bir aşk umudu, onu harekete geçirir. Yalnızlığının kalın kabuğunu kırmaya, hayatına taptaze bir soluk getirmeye kararlıdır. Romantik bir ilişkinin tatlı hayaliyle, kalbinin sesine kulak vererek hoşlandığı biriyle unutulmaz bir akşam geçirme umuduyla yola koyulur. Ancak Mahin'in bu masumane planı, beklenmedik olayların silsilesiyle bambaşka bir yöne doğru sürüklenir. Aşkın peşinde başlayan bu yolculuk, onu bilinmezlerle dolu, unutulmaz bir maceranın kucağına atar; hayatına yeni bir anlam kazandırma potansiyeli taşıyan, heyecan verici bir serüvene dönüşür.
Herşeyi bir geceye sığdırmak.. yüzümde acı gülümseme kaldı..
10/7
2
0