Seul'ün dondurucu soğuğu, yaklaşan baharın müjdesini taşıyacağına, karanlık bir gölge gibi çökmüştü şehrin üzerine. Başkan Park'a düzenlenen hain suikast, sadece bir liderin değil, bir ulusun da sarsılmasına neden olmuştu. Şehirde yankılanan silah sesleri, umut dolu beklentilerin yerini derin bir kaosa bırakmıştı. Her köşede belirsizlik kol geziyor, fısıltılar yükseliyor, sadakatler sınanıyordu. Beklenen Seul baharı, artık masum bir çiçeklenme değil, siyasi entrikaların, gizli hesaplaşmaların ve beklenmedik ittifakların karmaşık bir labirentine dönüşmek üzereydi. Bu kışın ardından gelecek bahar, Seul için bir yeniden doğuş mu, yoksa daha da derinleşen bir karanlığın başlangıcı mı olacaktı, işte tüm ülke bu sorunun cevabını merakla bekliyordu.